Loading...

Vizyon Projelerde Usül, Esas ve Öngörü Dengesi

Vizyon Projelerde Usül, Esas ve Öngörü Dengesi

“Fikri Gelişim” sürecinin sonunda doğan birçok değerli konsept, ciddi bir projeye dönüşmek için “bütüncül proje konsepti” evresini de sağlıklı tamamlamak zorundadır. Bu evre, ana fikrin ve hedef ürünün yaşam kalitesini, ömrünü ve geleceğini doğrudan etkiler.

Özellikle teknik içeriği yoğun olan proje konseptlerinin süreç planlamasında, teknik kadar ticari analizlere de yer vermek kaçınılmazdır.

Ticari analiz yapmak, ürünün satılma potansiyelinin anlaşılmasına yardımcı olur. Ticari analizi sağlıklı yapmanın yolları başlı başına bir husus olmakla beraber, bazı soruların mutlaka sorulması gerekir:

  • Bu proje ürüne dönüştükten sonra, hangi satın alınma motivasyonu ile satılır? 
  • Bu ürün hangi ağrıyı keser? 
  • Hangi yaraya merhem olur? 
  • Hangi açığı kapatır?  

Bu soruları, fikrin sahibinden çok alıcı kitlelerin cevaplaması objektif bir geri besleme sağlar.

Ürünün ticarileşmesi sürecini analiz ettikçe, alınması gereken olası tedbir(ler) ve proje konseptinde değişiklik(ler) gündeme gelecektir. Bunu doğru yapabilmek için, fikir sahibi olanların (fikirlerine aşık olmadan) dış dünyadan gelen seslere kulak vermesi gerekir.

Ürünün proje geliştirme aşamasında, proje paydaşı olacak tarafların çıktılara, yani esasa odaklanması önemlidir. Bugün birçok girişim projesinin yazılım ve yazılımcı ile yolu bir şekilde kesişiyor. Çoğu zaman paydaşların yazılıma verdikleri önem, esas çıktının kalitesine verilecek önemin önüne geçebiliyor.

Usülü dozunda ele almak, esası gözden kaçırmayı engeller. Örneğin, çıktısı “verimlilik çözümleri” olan bir yazılım projesinin proje takımında, yazılım mühendisliği otoriteleri kadar endüstri ve işletme mühendisliği otoriteleri de bulunmalıdır.

Ürünü satın alacak kitlelerin ihtiyaç ve satın alma motivasyon analizlerinin yapılması, ürünün başarılı dizayn edilmesine katkı verecek öngörüleri üretir.

Buna paralel olarak, girişim projelerine destek veren otorite ve politikaların, benzer mantıkla sadece usüle değil aynı zamanda esasa önem vermesi gereklidir. Başarılı(!) yüzlerce fikre destek vermiş olmak araç, ticarileşebilmiş onlarca ürüne paydaş olmak ise amaçtır.

Öngörüleriniz ne kadar güçlü olursa, hamleleriniz de o kadar değer kazanacaktır..

 

Endüstri Metre

Endüstri Metre

1.0, 2.0, 3.0, 4.0

Bu rakamların başına Endüstri ifadesi geldiğinde Endüstrinin, yani Sanayinin yaşadığı devrimlerin adları ortaya çıkıyor.

Hemen herkesin bildiği gibi; Endüstri 4.0 isminin doğum yeri Almanya. “Alman Malı” şeklinde markalaşmış bir jargonun sahibi olan Almanya, sanayileşmeye vereceği dönüşümü böyle adlandırdı.

Almanya, minimum sayıda insan gücü ve kaynakların en optimum kullanıldığı ideal bir üretimin yapılacağı yeni felsefeyi strateji olarak belirledi. Bu stratejiye kazara hedef demek yanlış olur. Almanya’nın hedefi; üretimdeki üstünlüğünü, buna bağlı ekonomik gücünü daha da yukarılara taşımak olsa gerek. Almanya ve Alman şirketleri, paydaşlarına da bu trende dahil olmalarını tavsiye ediyor ve hatta ısrar ediyor.

Diğer taraftan Japonya “Toplum 5.0″ kavramını ortaya koydu. İnsan için teknoloji gibi özetleyenler var bu kavramı. Birbiri ile konuşan nesnelerin, robotların, otonom sistemlerin geliştirildiği bu süreçte, sosyal yaşamın da dikkate alınması gerektiğini savunan bir felsefe.

Modelin adı ne olursa olsun, rasyonel hedefleri olanların, “Hedef>Strateji>Taktik>Aksiyon>Ölçme>Analiz ve Değerlendirme” disiplin zincirine göre hareket etmesi zaruri. Her ülkenin, o ülkenin şirketlerinin kendi durumunu analiz ederek öncelikle rasyonel hedefini belirlemesi lazım. Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerini. Hedefin kalitesi, sadece isteklere odaklanmadan, gerçek ihtiyaçların objektif şekilde analiz edilmesiyle çok ilintilidir.

Hedefler ihtiyaçlara göre belirlenmeli.

Türkiye’nin ve Türk Sanayisinin hedefi ne olmalı?

Ülkenin ve Üretim dünyasının ihtiyacı ne?

Bizim de ilk hedefimiz Endüstri 4.0’mı olmalı?

Endüstri 4.0 motivasyonel bir yolculuk olabilir mi?

Bu Endüstri yolculuğunda 3.1, 3.2, 3.3, ……. gibi ara duraklar var mı?

Önemli olan kendi analizimizi iyi yapıp, doğru bir dönüşüm yol haritası belirlemek. Bu ise bir ışınlanma ile değil planlı bir yolculuk ile hayata geçecek. Yolculuğun hangi aşamasında hangi duraklara uğrayacağız, verimlilik artışını, katma değer üretimini nasıl sağlayacağız? Planlama evresinde bu detayları iyi çalışmak gerekecek.

İnovasyon, yapay zeka, otonom sistemler ve benzer alanlarda bir çok kıymetli etkinlik yapılıyor. Yapılan bu etkinliklerin bizzat araç olduğunu unutmayalım. Esas olan, araçların bizi hedeflerimize ulaştırmasıdır.

Master plan yapmayı başarırsak, Endüstri 4.0 hiç bir yere kaçmaz!!!

“Şehri Akıllandırmak”, ancak insanın hayatını kolaylaştırıp, temel ihtiyaçları karşılamayı iyi yönde etkilediğinde anlamlı olur. İnsanı merkeze koymak lazım. Teknoloji işin en kolay ve bağıl olarak sonraki ayağı. Şehirlerimizi ve yaşam alanlarımızı, uzun vadeli planlar hazırlayarak Akıllı ve Verimli hale getirmemiz lazım.

Aferin benim akıllı şehrime…

Vizyon Projelerde Usül, Esas ve Öngörü Dengesi

Ankara’da Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansındayız…
(https://www.facebook.com/UluslararasiAkilliSehirlerKonferansi)

İşin içinde “Akıllılık” olunca olay zaten dikkat çeker bir hal alıyor. Akla gelen soruların başında “amaç ne?” ve “ne kadar akıllı?” soruları oldu.

Akıllı Şehrin felsefesini, yapılacak olan teknolojik yatırımların büyüklüğüne ya da sofistike oluşuna hapsetmemek lazım. Öncelikle, akıllı şehirler felsefesini “insan için huzurlu, sağlıklı ve katma değerli bir yaşam” hedefinden yola çıkarak hazırlamak lazım.

Bilenler bilir; 1990’lı yıllarda aynı sokakta ya da caddede sırayla (ama belliki koordinesiz şekilde) kazılar yapılırdı Belediye, PTT (o dönemki) ve TEDAŞ (o dönemki) tarafından. Birer ay arayla biri kapatır diğeri açardı aynı kazı güzergahını. Şimdilerde ise aynı kavşağa, aynı yöne bakan ama farklı amaçlarla çalışan birden çok kamera konuluyor. Üstelik de, tek bir tanesiyle bir çok şeyi yapabilecek teknolojik altyapı var iken. Her kamera, ayrı amaca ve operasyona tâbi.

“Şehri Akıllandırmak”, ancak insanın hayatını kolaylaştırıp, temel ihtiyaçları karşılamayı iyi yönde etkilediğinde anlamlı olur. İnsanı merkeze koymak lazım. Teknoloji işin en kolay ve bağıl olarak sonraki ayağı. Şehirlerimizi ve yaşam alanlarımızı, uzun vadeli planlar hazırlayarak Akıllı ve Verimli hale getirmemiz lazım.